
SBTI – Bilimsel Tabanlı Hedef Danışmanlığı, Bilimsel Tabanlı Hedefler (Science-Based Targets), organizasyonların sera gazı emisyonlarını azaltma ve iklim değişikliği ile mücadele etme konusunda bilimsel temellere dayalı olarak belirledikleri hedeflerdir. Bu hedefler, organizasyonların sera gazı emisyonlarını belirli bir zaman diliminde hangi düzeyde azaltmaları gerektiğini tanımlar ve bu hedefler, en son iklim bilimine dayanır.
Bilimsel tabanlı hedeflerin ana özellikleri şunlar olabilir:
İklim Bilimi Temelli: Bilimsel tabanlı hedefler, son iklim bilimi araştırmaları ve hükümetler arası iklim değişikliği inceleme süreci (IPCC) gibi uluslararası iklim bilimi otoritelerinin raporlarına dayanır. Bu hedefler, küresel sıcaklık artışını belirli bir sınırlı seviyede tutma amacına hizmet eder.
Paris Anlaşması Hedeflerine Uygun: Bilimsel tabanlı hedefler, Paris Anlaşması’nın hedeflerini yansıtmalıdır. Paris Anlaşması, küresel sıcaklık artışını 2°C’nin altında tutma ve mümkünse 1.5°C’ye kadar sınırlama hedeflerini içerir. Bu nedenle bilimsel tabanlı hedefler, bu sıcaklık hedeflerine uygun olarak organizasyonların sera gazı emisyonlarını azaltmayı amaçlar.
Ölçülebilir ve Belirli: Hedefler, organizasyonların sera gazı emisyonlarını ton veya yüzde cinsinden belirli bir dönemde azaltmalarını içermelidir. Bu hedefler, net ve ölçülebilir olmalıdır.
Uygulanabilir ve Zorlayıcı: Hedefler, organizasyonlar için gerçekçi ve uygulanabilir olmalı, aynı zamanda meydan okuyucu ve hırslı olmalıdır.
Halka Açık ve Taahhüt Edilmiş: Bilimsel tabanlı hedefler, organizasyonlar tarafından halka açıklıkla taahhüt edilmelidir. Bu, organizasyonların şeffaf bir şekilde hedeflerine ulaşma süreçlerini izlemesini ve raporlamasını gerektirir.
Bilimsel tabanlı hedefler, organizasyonların çevresel sürdürülebilirlik taahhütlerini ve iklim değişikliği ile mücadele stratejilerini güçlendirmelerine yardımcı olur. Ayrıca bu hedefler, yatırımcılar, müşteriler ve diğer paydaşlar tarafından olumlu bir şekilde değerlendirilir ve organizasyonların iklim değişikliği ile mücadelede liderlik rollerini sürdürülebilir bir şekilde taşımalarına yardımcı olabilir.